25 Mart 2010 Perşembe

25. KARE GERÇEĞİ?!!

Bilinç altına ilişkin araştırmalar yapan Kubilay Aktaş, reklam arasında verilen mesajların insanları o ürünü almaya yönlendirdiğini söylüyor. Örneğin sinemada film izliyorsanız 25. karedeki “kola iç” talimatı film arasında koşarak kola almanıza neden olabilir.

Günlük hayatımızda yaşadığımız bazı sorunların bilinçaltımızdan kaynaklandığını hep söyleriz ama acaba kaçımız aslında bilinçaltımızın gücünün ve öneminin farkındayız? Yaklaşık 15 yıldır bilinçaltı üzerine çalışmalar yapan Kubilay Aktaş, Elest Yayınları’ndan basılan “Gizli Telkinle Kur’an Terapisi” kitabında bilinçaltımızın nasıl daha çok alışveriş yapmamız için ya da belli bir konu hakkındaki düşüncelerimizin değişmesi için programlandığını anlatıyor.
Aynı tekniğin olumlu yönde de kullanılabileceğini ifade eden Aktaş, bu yöntemle sorunlarımızı aşabileceğimizi söylüyor. Kubilay Aktaş’a bilinçaltı nedir, ne değildir, nasıl programlanabilir, ne işimize yararı sorduk.

OLUMSUZ TELKİN BAŞARISIZLIK SEBEBİ

Bilinçaltının sonsuzluğu, bilincin ise bu alandan fark edebildiğimiz kısmı, yani toplumun görgüleri, örfleri, adetleri ve yasalarımızı ifade ettiğini söylüyor Aktaş. Bilinçaltımız bir saniyede 400 milyar bit bilgiyi işlerken, bilincimiz bunun sadece 2000 tanesini fark edebiliyor. Bilinçaltı bir çocuk gibi. Kendine söylenen her şeyi alıp uyguluyor ve iyi kötü ayırımı yapmıyor. Mesela çocuklara söylenen “küçüksün, yapamazsın, edemezsin, olmaz” gibi olumsuz telkinler bilinçaltı tarafından alınarak ileride kişinin başarısızlığına neden olabiliyor. Dolayısıyla bilincimiz bilinçaltını, bilinçaltı da bilinci etkiliyor ve böylece kimliğimiz kişiliğimiz ve varlık okumamız açığa çıkıyor.

MESAJLAR 25. KAREDE

Bilincin bu özelliği keşfedildikten sonra, teknolojinin de ilerlemesiyle, Subluminal Teknik yani bilinçaltına gizli mesaj gönderme yöntemi kullanılmaya başlanmış. Bilinçaltına mesaj gönderme çeşitli yollarla yapılabiliyor. Müziğin altına insan kulağının duyamayacağı ama bilinçaltımızın algılayabileceği dalga boyunda mesajlar yerleştirilebiliyor. Gözümüz saniyede 24 kareyi algılayabiliyor. Böylece filmlerin, dizilerin, reklamların arasında, 25. kare kullanılarak bazı mesajlar iletilebiliyor.
Gözümüz ve bilincimiz bunu algılayamıyor ama bilinçaltımız algılıyor. Kokuyla bile bilinçaltına mesaj göndermek mümkün. Bu teknikleri, yasak olmasına rağmen, daha çok reklam sektörü kullanıyor. Verilen reklamın arasına yerleştirilen mesajlar sizi o ürünü almaya yönlendirebiliyor. Aktaş, sinemalarda verilen 10 dakika aralarda kola içilmesine yönelik mesajlar iletildiğini söylüyor. 25. karedeki “kola iç” talimatı film arasında koşarak kola almanıza neden olabilir.

ÇİZGİ FİLMLER MASUM MU?

Aktaş, bazı süper marketlerde çalınan hızlı müziklerin altına “daha çok al, daha çok al” mesajının yerleştirildiğini de söylüyor. İnsan bilincinde alışveriş şevkini arttıran Paçuli yağının da marketlerde belli aralıklarla verilmesi kokuyla telkin yöntemlerinden biri. Çocuğunuzun seyrettiği masum çizgi filmde ses ve görüntü yoluyla pornografi ve şiddet içeren mesajlar yerleştirilmiş olabileceğini iddia ediyor Aktaş.
Aslan Kral, Alaattin’in Lambası, 25. kareleri bizzat tespit ettiği çizgi filmlerden. Aktaş, “Donald Duck amca, çizgi filmde laptop ile yazışıyor. Ama görüntüyü dondurup yaklaştırdığınızda laptop ekranında çıplak bir kadın görüyorsunuz. Orada ne işi var?” diye soruyor. Çocuğunuzun seyrettiği çizgi filmdeki 25. kareyi anlayabilmek için DVD oynatıcıda ağır çekimde izleyebilirsiniz.” diyor.

KUR’AN YAYINI ALTINA DİRENMEYİN MESAJI

25. kare filmlerde de çok kullanılan bir teknik. Aktaş, “Fight Clup filminde 26 tane 25. kare var. Ağır çekime alıp izlerseniz bu kareleri yakalayabilirsiniz. Bu filmin yönetmeni, müziklerini yapan kişi eşcinsel ve 25. karelere de eşcinsellikle ilgili mesajlar yerleştirilmiş. Bu mesajları aldığınızda eşcinsellik size normal bir olaymış gibi geliyor. Yüzüklerin Efendisi’nde de 25. kare mesajları var. Müzik endüstrisinde de Madonna ve Michael Jackson kullanıyor.

Mc Donalds’ın çektiği reklamlarda o kadar çok 25. kare var ki! Bazı siyasi partiler bile 25. kareyi zaman zaman kullanıyor.” diyor. Aktaş’a göre bu mesajların en çok kullanıldığı ülkelerden biri Rusya. Sırf bu mesajları tespit edebilmek için özel dedektörler varmış. Kendisine bile bu teknikle insanları alışverişe yönlendiren müzikler yapma teklifleri geldiğini anlatıyor Aktaş. Ama Aktaş’ın asıl ilginç iddiası “Amerika’nın Irak’ı işgali esnasında radyoda yapılan Kur’an yayınının altında Iraklıların bilinçaltına “direnmeniz faydasız” gibi mesajlar verildiği. “

BIRAKIN SORUNLARI BİLİNÇALTINIZ AŞSIN

Bilinçaltımız mesaj bombardımanı altında. İyi haber ise bu tekniğin olumlu yönde de kullanılabilmesi. Subliminal mesaj tekniği dünyada kullanılan bir teknik. Diyelim ki toplum karşısında konuşamıyorsunuz. İstediğiniz bir müziğin altına probleminizi çözecek telkinler yerleştiriliyor. Siz müziği dinlerken bilinçaltınız da bu telkinleri alıyor. Böylece kişiye özel hazırlanan telkinlerle sorununuz çözülüyor.
Kubilay Aktaş’ın tekniğini daha özel kılan yön ise, bu telkinleri Kur’an-ı Kerim ayetleri, Cevşen, Esmalar ve Celcelutiye kullanarak yapması. Öncelikle kişinin problemleri psikologlar tarafından tespit ediliyor. Sonra o soruna yönelik Kur’an-ı Kerim ayetleri ve Esmalar seçilip belli bir ritimle okunuyor. Bu kayıt 8- 12 hertz dalga boyuna, beynin alfa dalga boyutuna getiriliyor ve istenen müziğin altına yerleştiriliyor.

Mesela kişinin iletişimle ilgili problemi varsa, Hz. Musa’nın duası olan “Dilimdeki düğümü çöz. Gönlüme ferahlık ver. Söylediklerim anlaşılsın.” ayeti kullanılıyor. Depresif ve şizofrenik bir yapı varsa, daha çok tevhide, bütünleyici manalara ait ayetler, insanın ruh beden ve zihnini senkronize edecek, dengeleyebilecek ayetler kullanılıyor. Kişi bu müzikleri dinlerken aldığı telkinlerle problemini aşabiliyor. Aktaş, bu tekniğin zaten tüm dünyada kullanıldığını kendi tekniğini ayıran yönün ise Kur’an ayetlerinin kullanılması olduğunu söylüyor. “Kur’an kadar bilinçaltına etki eden, nöron ağlarını uyaran başka bir şey yok. Bu açıdan bu teknik zaten kullanılıyor ama Kur’anla yapılması eşi benzeri olmayan bir teknik haline getiriyor.” diyor.

Bilinçaltımızı nasıl koruyabiliriz?

Bilinçaltımızı korumak için televizyon seyrederken çok seçici olunması gerekiyor. Mümkün olduğu kadar minimalist yaşamak ve teknolojiyi bilinçli kullanmak önemli. Kur’an, Cevşen okumak da bilinçaltının düzenlenmesi ve korunmasına etki ediyor. Güne başlarken, ya da bir film izleyeceksek, “ben bu filmi izlerken sadece bana faydalı olanları almak istiyorum.” diye telkin vermek işe yarayabilir. Ayetel Kürsi okuyarak etrafınızı çevirin ve etrafınızdan ışıktan bir koruma kalkanı olduğunu düşünün.

2 Mart 2010 Salı

KİTAP OKUMAYAN ERKEKLE EVLENMEM



Van’ın Gevaş ilçesinde yürütülen ’’Okuyan Gevaş’’ projesi kapsamında belirlenen sayıda kitap okuyan evlenecek kıza Kaymakamlıkça çeyiz hediye edilirken, evlenecek arkadaşları için kitap okuyan genç kızlar da belirli bir sayının üzerine çıktıklarında yine arkadaşları için çeyiz kazanıyorlar. Kızlar, kitap okumayan biriyle evlenmek istemiyor.

Van’ın Gevaş ilçesi kaymakamlığınca yürütülen proje kapsamında çeyizi olmayan kızlar sıkıntı çekmekten kurtulurken, evlenecek kız arkadaşlarına çeyiz hediye edemeyen genç kızlar da kitap okuyarak arkadaşlarına katkıda bulunuyor.

Proje kapsamında belirlenen sayıda kitap okuyan evlenecek kıza kaymakamlıkça çeyiz hediye edilirken, evlenecek arkadaşları için kitap okuyan genç kızlar da belirli bir sayının üzerine çıktıklarında yine arkadaşları için çeyiz kazanıyor.

’’Okuyan Gevaş’’ kampanyası koordinatörü Erhan Işık, bölgede evlenecek genç kızlara, çevredeki diğer genç kızların çeyiz hazırlığı sırasında yardımda bulunduğunu kaydetti.

Bu yardımın da genellikle dantel örme şeklinde yapıldığını vurgulayan Işık, bu uygulamayı proje kapsamında farklılaştırmayı düşündüklerini ifade etti.

Işık, genç kızların bundan sonra birbirleri için dantel örme yerine kitap okuduğunu anlatarak, ’’İlçe Kaymakamlığı olarak kızlara kitap verdik. Daha sonra okunan bu kitapların sayfa sayısını toplayacağız. Kitap sayfa sayısının belirlediğimiz düzeye ulaşması durumunda, evlenecek kıza beyaz eşya hediye edeceğiz’’ dedi.

Bu uygulama sayesinde kızların arkadaşlarına çeyiz olarak beyaz eşya hediye etmiş olacağını ifade eden Işık, kızların bu uygulamaya büyük ilgi gösterdiğini ifade etti.

Projenin uygulandığı Aydınocak köyüne giden Erhan Işık, proje hakkında kadınları bilgilendirerek, görüşlerini dinledi.

Aydınocak Köyü İlköğretim Okulu’nda toplanan kadınlar, uygulamanın memnuniyet verici olduğunu söyledi.

Kızlardan 17 yaşındaki Aysun Arvas, dantel örmek yerine kitap okumanın daha faydalı olacağını belirterek, köyden evlenecek herhangi bir kızın beyaz eşya alması için çok kitap okuyacaklarını ifade etti.

Aynı köyde yaşayan 14 yaşındaki Şükran Dündar ise ilköğretimden sonra okula devam edemediğini kitap okumayı sevdiğini ifade ederek, evleneceği erkekte de kitap okuma şartı aradığını vurguladı.

Köydeki bütün kızların evleneceği erkekde aynı şartı aradığını ifade eden Dündar, ’’Biz köydeki kızlar olarak aldığımız karar gereği, kitap okumayan erkeklerle evlenmeyeceğiz. Bu şartımızı ailelerimize de bildirdik’’ dedi.

Kaynak : Gazeteport